Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Fransız Senatosunun “yaptırım içeren önerge”yi kabul etme kararını şiddetle reddederek, bu kararın “Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecini baltalamaya hizmet ettiğini” bildirdi.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, Fransız Senatosu tarafından kabul edilen ve rastgele bir türel bağlayıcılığı bulunmayan kararın, barış sürecine katkı sağlama niyetini beyan etmiş bir ülke olarak Fransa’nın tek taraflı siyasi duruşunu açıkça ortaya koyduğuna işaret edildi.
Açıklamada, Fransız Senatosu tarafından kabul edilen kararın “gerçeklerden tamamen uzak, yanlış ve iftira niteliğinde hükümler yansıttığı ve açık provokasyon niteliği taşıyarak Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecini baltalamaya hizmet ettiği” vurgulandı.
Kararda abartılı argümanların yer aldığı, hazırlayanların bölgedeki tarihi gerçeklerden ve mevcut durumdan habersiz olduğu vurgulanan açıklamada, şu tabirler yer aldı:
“Fransız Parlamentosunun üst meclisinin aldığı kararda, Azerbaycan topraklarının yaklaşık 30 yıllık bir süreçte Ermenistan tarafından işgal edilmesinden, sivil halka yönelik katliamlardan, kent ve köylerin yağmalanmasından, zalimlerden bir defa daha bahsedilmemesini ıstırapla vurguluyoruz. Ülke içinde yüzbinlerce yerinden edilmiş kişinin haklarının çiğnenmesi, Ermenistan’ın tarihi Azerbaycan topraklarında uyguladığı etnik temizlik politikası ve 2020 Vatanseverlik Savaşı sonrasında Azerbaycan’ın barış sağlama uğraşı, bölgeyi yine inşa etme çalışmalarına ait gerçekler göz arkası edilmektedir.”
Açıklamada, Fransız senatörlere, Azerbaycan’ın uluslararası alanda tanınan toprağı Karabağ bölgesinin Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçası olduğu, bölgede yaşayan Ermeni nüfusun hak ve güvenliğinin Azerbaycan’ın bir iç meselesi olduğu ve bunun da Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası’na uygun şekilde sağlanacağı hatırlatması yapıldı.
“Fransız Senatosu tarafından kabul edilen kararı şiddetle reddediyoruz.” ifadesine yer verilen açıklamada, Senatonun bu kararla, Ermenistan’daki rövanşist güçleri cesaretlendirdiği, bölgede barışa, istikrara ve ilerlemeye katkı sağlamadığı ve kararın, adında bahsedilen “sürdürülebilir barışın teşvikinden uzak olduğu” vurgulandı.
